Sizden birisi namaz kıldığında hakikatte Rabbiyle konuşmaktadır. Öyleyse nasıl konuştuğuna dikkat etsin

7 Ocak 2008 Pazartesi

Dirilen şehid


Sevgili Peygamberimiz ''sehidligin'' üstünlüklerini anlatiyorlardi. Buyurdular ki:
(Kiyâmet gününde sehidler, ''Mahser yerine'' gelirken; orada bulunan Peygamberler ayaga kalkarlar.. Onlar; çocuklari, akraba ve dostlarindan 70.000 kisiye sefaat ederler (Cehennemden kurtarirlar) Bu sözleri isiten''Nevfel''ismindeki Sahâbe, iki oglu ile hanimini oraya getirdi.
-Yâ Resûlullah! Bir duâ etmek istiyorum. Siz de ''amin'' der misiniz? diye sordu. Peygamber Efendimiz kabul ettiler. Bunun üzerine Nevfel:
-Yâ Rabbi, Nevfel kulunu sehid, bu yavrularini yetim, bu hanimini dul eyle, duasinda bulundu. Peygamberimiz (âmin) dediler. Hazret-i Ali'nin bildirdigine göre; ilk Gazâ'da (savasda) Nevfel, gerçekten sehid oldu... Gazâdan sonra Allahin Resûlü ve arkadaslari Medine'ye dönüyorlardi. Kadinlar, çocuklar ve ihtiyarlar, karsilamaya çiktilar. Hepsi sevinç içindeydiler. Nevfel'in hanimi, çocuklari ve ihtiyar annesi karsilayicilar arasindaydi.
-Gazânız mübârek olsun Yâ Resûlullah! Nevfel'in hali nicedir?... diye sordular. Merhametli ''Efendimizin'' gözleri nemlendi. sehidlik haberini vermege mübârek kalbleri dayanamadi. Elleriyle arka tarafi isaret buyurup, geçtiler.. Arkadan Hazret-i Ali geliyordu. Nevfel'in yakinlari, o'na sordular...''Allahin Arslani'' yaninda yürüyen Hazret-i Ammar'a:
-sehidlik haberini ben de veremiyecegim. Yürü gidelim dedi. Eliyle arka tarafi isaret etti. Sonra Hazret-i Ömer geliyordu. ''Büyük'' Ömer de, ayni sekilde hareket etmek zorunda kaldi... Daha sonraki Hazret-i Osman da baska türlü yapamadi. Eliyle, arka tarafi isaret edip, geçti... En sonra gelen Ebu Bekir hazretleriydi. Yaninda''Muaz bin Cebel'' bulunuyordu. Geride Hazret-i Zübeyr'den baska kimse kalmamisti. Nevfel'in yakinlari son ümitle, Sevgili Peygamberimizin en aziz arkadasina yaklastilar. Ayni seyleri sordular. Hazret-i Ebu Bekir kendi kendine düsündü:
-Yâ Rabbim!... Ne kadar zor durumdayım. Eger dogru söylersem, mahzun kalbleri, daha fazla üzmüş olacagim. Bunu yapmaktan, Sevgili Peygamberimiz bile çekindiler... O'na aykiri davranabilirim. Fakat yalan da söylersen dini yikmis olurum. Sen bana öyle bir sey ilham et ki, bu gariblerin yüregi, daha fazla yanmasin Allahim''... Peygamber Efendimizin dogru sözlü dostu''Siddik'' bütün kalbiyle,
-Yâ Allah!.. Yâ Nevfel!... diye ''Ah'' çekerek inledi. iste o sirada, yaydan firlamis ok gibi ''bir atli''yildirim hiziyla yanlarina yetisti.
-Buyur Yâ ''Siddik''... Beni mi çagirdin. Ey Allah Resûlünün Sevgilisi? diye sordu. Bu atli Nevfel'den baskasi degildi.Bütün Eshâb-i kirâm, hayrette kaldilar. Sonra Cebrail aleyhisselâm isimli melek göründü. Peygamber Efendimize sunlari söyledi:
-Yâ Resûlallah... Hak teâlânin selâmi var... Eger ''Peygamberin Magara Arkadasi''Siddik bir kere daha ''ALLAH''deseydi;''Yüceligim'' hakki için, bütün sehidleri diriltirdim. Çünkü, Ebu Bekir adli kulum; cahiliye devrinde ''islâmiyetten önce bile, hiç yalan söylememistir'' buyurdu. Ebu Bekir'in yalanci çikarilmamasi için, Nevfel'i Cenâb-i Hak diriltti... Nevfel bundan sonra, nice yillar daha yasadi.
Nihayet duâsi kabul olundu. ''Yemame'' cenginde sehidlik serbetini içti.

Hiç yorum yok: